Sosyolojik Bakış Açısı

Sosyoloji sosyal davranışı açıklamak için kendine özgü bir bakış açısı geliştirmiştir. Bu bakış açısına sosyolojik bakış açısı denir. Sosyolojik bakış açısı sosyolojini sosyal olaylara nasıl yaklaştığını, nasıl incelediğini, sosyolojinin olayları incelemesini diğer sosyal bilimlerden nasıl farklı olduğuyla ilgilidir. Sosyal davranış bireylerin bir anlam ifade eden ve diğer insanlarla ilişkili davranışlarıdır. Sosyal davranış sosyal ilişki ve etkileşim sonucu oluşur.

Sosyolojik bakış Peter Ludwig Berger tarafından özeldeki geneli görmek olarak tanımlanmıştır. Sosyologlar bireylerin yaşantısını şekillendiren genel toplumsal güçleri görmeye ve açığa çıkarmaya çalışırlar. Böylelikle bizim bireyi hareket noktası alarak yaptığımız pek çok açıklamanın gerçek toplumsal bağlamını ortaya koyarlar.

Zygmunt Bauman’a göre sosyoloji her şeyden önce “insanların yaptıkları ve yapabilecekleri her eylemde başkalarına bağımlı olmalarının” ne anlama geldiğini araştırır. Bireyin kendi sorunlarını kavramasının tek yolu, bu sorunları kendi içinde yaşadığı dönemin temel sorunları içine yerleştirmeyi başarmasıdır. Birey yaşamındaki fırsatları ve sınırları ancak böyle kavrayabilir

C. Wright Mills sosyolojik bakış açısını sosyolojik tahayyül olarak adlandırmıştır. Mills’e göre sosyolojik tahayyül, tarih ile biyografiyi ve toplumsal bağlamda bu ikisi arasındaki ilişkiyi kavramamızı sağlar.

Mills’in meşhur örneği işsizlik hakkındadır. Mills’e göre 100 bin kişilik bir kentte sadece bir insan işsizse, bu onun kişisel sorunudur ve bunun çaresini bulmak için o insanın karakterine, becerilerine ve o sırada elinde bulunan fırsatlara bakarız. Ancak 50 milyon işçinin bulunduğu bir ulusta 15 milyon kişi işsizse burada bir sorun var demektir ve bu soruna herhangi bir bireyin elindeki fırsatlar çerçevesinde çözüm bulmasını bekleyemeyiz. Problemin ve çözüm olanaklarının doğru tanımlanması, bizi sadece bir avuç bireyin kişisel durumunu ve karakterini değil, toplumun ekonomik ve siyasal kurumlarını incelemeye zorlar.

Kısacası toplumlar her an onu oluşturan yapı taşları (sizin ve benim gibi insanlar) tarafından yeniden kurulurlar. Örneğin bir fincan kahve otomatik olarak elinize gelmez. Siz belirli bir kafeye gitmeyi latte ya da espresso içmeyi seçersiniz ve bu kararları verirkenmilyonlarca başka insan gibi, kahve piyasasını biçimlendirir ve belki de sizden binlerce kilometre uzakta, dünyanın öteki tarafındaki kahve üreticilerinin yaşamlarını etkilersiniz.