Market sırasından sosyal medyaya, düğünlerden cenazelere, okuldan işe kadar… Bir düşünün: Gündelik hayatımızın içinde ”normal” kabul ettiğimiz ama sorgulamadığımız ne de çok şey var. Sosyoloji, tam da bu noktada ”görünmeyeni görünür kılma” işini yapar. Çünkü sosyoloji sadece kitaplarda değil; hayatın tam ortasındadır.
Sosyoloji hayatın neredeyse her noktasında bizimle birlikte yaşar. Ne giydiğimizi, nasıl konuştuğumuzu, kime “ayıp” deyip kime “normal” dediğimizi şekillendirir.
- Neden bazı çocuklar daha çok söz hakkı alır?
- Kadınlar neden “fedakâr olmak zorundaymış gibi büyütülür?
- Erkekler neden duygularını saklamaya çalışır?
- İnsanlar zengin görünmek için neden borca girer?
Bu soruların cevapları bireyde değil, toplumun ördüğü görünmez ağlarda saklıdır. İşte sosyoloji, bu ağı görünür kılar.
Bir toplumu anlamak, aslında kendimizi anlamaktır. Çünkü biz sadece “ben” değiliz; aynı zamanda içinde doğduğumuz ailenin, mahallenin, kültürün ve değerlerin bir toplamıyız. Belki de bu yüzden Sosyoloji her yerde. Ve baktığın her yerde sana bir şeyler anlatmaya çalışıyor.