Hayatımız boyunca birçok “şey” oluruz. Bir gün kahvaltı hazırlayan bir anne, birkaç saat sonra iş yetiştiren bir çalışan, akşam bir arkadaşımızı dinleyen bir dost, gece kapıyı kapatırken komşumuza selam veren bir mahalle sakiniyiz.
Peki bu roller nasıl oluşur?
Ve biz, bu rollerin arasında kim oluruz?
💍 Eş Rolü: Ortaklık ve Denge
Evlilik, sadece iki kişinin aynı evde yaşaması değil, iki farklı hayatın bir denge içinde var olmaya çalışmasıdır.
Eş olmanın içinde sevgi kadar sabır da vardır.
Rol beklentileri; toplumdan, ailelerden, hatta sosyal medyadan bile gelir.
“İyi bir eş” nasıl olur?
Bu sorunun cevabı genellikle kadınlar için daha çok beklentiyle doludur.
👩💻 Çalışan Rolü: Üretmek ve Ayakta Kalmak
Çalışan kadın; hem üretir, hem kendi ayakları üstünde durmaya çalışır.
Ama bu rol de kolay değildir:
“İşe geç kalma – çocuğu ihmal etme – evin dağınık olmasın!”
Toplum bazen kadına diyor ki:
Her şeyi yap. Ama asla yorgun görünme.
🏡 Komşu Rolü: Görünmez Sınırlar ve Sessiz Dili
Komşuluk artık eskiye göre değişmiş olsa da hâlâ hayatımızda.
Kimle ne kadar yakın olunacağı, neyin ayıp sayıldığı, hangi saatte gürültü olamayacağı gibi yazılı olmayan mahallenin kuralları var.
Komşuluk, bazen dayanışma; bazen de sessiz bir rekabet…
📌 Peki Ya “Ben”?
Sosyal rollerimiz; bize kim olduğumuzu, nasıl davranmamız gerektiğini öğretir.
Ama zamanla bu roller arasında “ben kimim?” sorusu flu hale gelebilir.
İşte tam bu noktada sosyoloji devreye girer:
Toplumu anlamak, rollerimizi sorgulamak, kendimize daha özgür ve dengeli bir alan açmak için bir anahtar sunar.
Bugün kendine şu soruyu sor:
Ben bugün hangi roller arasında gidip geldim?
Ve bu rollerin içinde gerçekten “kendim”e ne kadar alan kaldı?